Ninni Bebeği Hayata Hazırlıyor
Prof. Dr. Necati Demir, ninnilerin bebek ve çocuğun hayata atılmadan önce ilk eğitim aşaması olduğuna dikkat çekti. |
Ninnilerin bebekleri uyutmanın yanında, bebekleri eğlendirmek, onları sevmek, iletişim kurmak için söylendiğini, Türk milletinin bebek ve küçük çocuklarıyla ninniler vasıtasıyla iletişim kurarlar.
Türk annelerinin çocuklarına ahenkle, ezgiyle, çoğunlukla da duygu yüklü olarak sade bir dil ile söylediği ninnilerin anne ile çocuk arasındaki gönül bağını kurduğunu belirten Demir, "Ninni metinlerine bakıldığında Türk milletinde eğitime daha beşikte başlandığı görülmektedir. Sade bir dille ve seçme kelimelerle söylenmesi, son derece arı ve duru olması, anadili eğitimi ile ilgili olmalıdır. Zira Türkçe'nin temel kurallarının detaylı bir biçimde ninnilerin içinde yer aldığı görülmektedir. Günümüzde okul öncesi eğitimcilerinin 0-6 yaş grubu çocuklarımız için yönlerini Batı'ya dönüp kılı kırk yararak ortaya koyduğu 'okul öncesi eğitiminin temel kuralları'nın ninniler içerisinde yüzlerce kat fazlasıyla yer alması gerçekten dikkat çekicidir" dedi.
Bebek hayata beşikte atılıyor
Ninnilerle 0-6 yaşlarındaki çocuklara günlük hayatta kullanılan temel araç gere isimleri, renkler, organ isimleri, yemek ve tatlı isimlerinin öğretildiğini vurgulayan Demir, şunları kaydetti:
"Ninnilere bakarsanız oyuncak, yatak, döşek, elbise, süt, yoğurt, peynir, taba vs, organ isimleri olan göz, kulak, burun, kirpik, baş, yüz, kaş, ağız, diş, dudak, alın, yanak, çene, saç, sakal, boyun, omuz, gerdan, böğür, el, kol, bud, parmak, tırnak, bel, bacak, diz, ayak, ciğer, kalp, yürek vs, akraba isimleri olan anne, baba, ağabey, abla, oğul, kız, gelin, yenge, amca, dayı, hala, teyze, dede, nine vs, Türk sayı sistemi olan bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on ve onun katları olan sayılar son derece düzenli bir biçimde ninnilerin arasına serpiştirilmiştir.
Hatta al, kırmızı, kızıl, ak, beyaz, siyah, kara, yeşil, mavi, sarı gibi temel renkler de öğretilmektedir. Daha da ileri gidilerek boz, mor, pembe, kır, benekli gibi ikinci derecedeki renkler de ninni mısraları arasında, konuya uygun olarak yer almaktadır. İnsanlar için beslenme maddeleri olan ekmek, su, un, şeker, helva, tuz, yağ, inek yağı (tereyağı), bal, peynir, bulgur, pirinç, nohut, kuru fasulye, hamur gibi isimlerin hemen hepsi ninnilerle bebek ve çocuklara tanıtılmıştır. Bebek için önemli olan tatlı yiyecekler olan bal, şeker, lokum, şerbet, reçel, helva, şeker helvası elbette unutulmamıştır. Ev eşyalarından meyvelere, zararlı nesnelerden giyim eşyalarına, ağaç isimlerinden yıldızlara, çiçek isimlerinden havanın durumuna kadar tüm bilgi ve terimler Türk kültüründeki ninnilerde vardır."
Demir, ninnilerle bebeklerin ilk müzik derslerini aldığına da işaret ederek, "Türk milleti, bebeğine ve küçük çocuğuna ahenkli hitap ederek onda müzik kulağının ve müzik kültürünün de temelini atmıştır. 'Benek benek, bıdıl bıdıl, cıstık cıstık cıstana, çıngılı püskülü, döne döne, eee eee eee, gagıl gagıl, gıdıl gıdıl, gıgıl gıgıl, huuu huuu huuu, ılgın ılgın, ılgıt ılgıt, ıngır çıngır, ışıl ışıl, kihir kihir kişnemek, kodalak kodalak, mışıl mışıl, minik minik, nenni nenni, ninni ninni, öllee öllee, ölleek ölleek, ööö ööö ööö, pışşş pışşş, pışşş, tıhır mıhır, tıkır mıkır, tıpış tıpış, yeşil yeşil' hitapları buna örnektir" dedi.
Bebek hayata beşikte atılıyor
Ninnilerle 0-6 yaşlarındaki çocuklara günlük hayatta kullanılan temel araç gere isimleri, renkler, organ isimleri, yemek ve tatlı isimlerinin öğretildiğini vurgulayan Demir, şunları kaydetti:
"Ninnilere bakarsanız oyuncak, yatak, döşek, elbise, süt, yoğurt, peynir, taba vs, organ isimleri olan göz, kulak, burun, kirpik, baş, yüz, kaş, ağız, diş, dudak, alın, yanak, çene, saç, sakal, boyun, omuz, gerdan, böğür, el, kol, bud, parmak, tırnak, bel, bacak, diz, ayak, ciğer, kalp, yürek vs, akraba isimleri olan anne, baba, ağabey, abla, oğul, kız, gelin, yenge, amca, dayı, hala, teyze, dede, nine vs, Türk sayı sistemi olan bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on ve onun katları olan sayılar son derece düzenli bir biçimde ninnilerin arasına serpiştirilmiştir.
Hatta al, kırmızı, kızıl, ak, beyaz, siyah, kara, yeşil, mavi, sarı gibi temel renkler de öğretilmektedir. Daha da ileri gidilerek boz, mor, pembe, kır, benekli gibi ikinci derecedeki renkler de ninni mısraları arasında, konuya uygun olarak yer almaktadır. İnsanlar için beslenme maddeleri olan ekmek, su, un, şeker, helva, tuz, yağ, inek yağı (tereyağı), bal, peynir, bulgur, pirinç, nohut, kuru fasulye, hamur gibi isimlerin hemen hepsi ninnilerle bebek ve çocuklara tanıtılmıştır. Bebek için önemli olan tatlı yiyecekler olan bal, şeker, lokum, şerbet, reçel, helva, şeker helvası elbette unutulmamıştır. Ev eşyalarından meyvelere, zararlı nesnelerden giyim eşyalarına, ağaç isimlerinden yıldızlara, çiçek isimlerinden havanın durumuna kadar tüm bilgi ve terimler Türk kültüründeki ninnilerde vardır."
Demir, ninnilerle bebeklerin ilk müzik derslerini aldığına da işaret ederek, "Türk milleti, bebeğine ve küçük çocuğuna ahenkli hitap ederek onda müzik kulağının ve müzik kültürünün de temelini atmıştır. 'Benek benek, bıdıl bıdıl, cıstık cıstık cıstana, çıngılı püskülü, döne döne, eee eee eee, gagıl gagıl, gıdıl gıdıl, gıgıl gıgıl, huuu huuu huuu, ılgın ılgın, ılgıt ılgıt, ıngır çıngır, ışıl ışıl, kihir kihir kişnemek, kodalak kodalak, mışıl mışıl, minik minik, nenni nenni, ninni ninni, öllee öllee, ölleek ölleek, ööö ööö ööö, pışşş pışşş, pışşş, tıhır mıhır, tıkır mıkır, tıpış tıpış, yeşil yeşil' hitapları buna örnektir" dedi.
Hazinenin üzerinde oturan sadakacı gibiyiz
Ninnilerle 0-6 yaş arası çocukların eğitilerek, çok küçük yaştan itibaren hayata hazırlandığını ifade eden Demir, şunları söyledi:
"Çocuk ufku ninnilerle geliştirilmekte, yüksek seciyeli bir insan olmasının temeli atılmaktadır. Alpliğin veya bilgeliliğin temeli ninnilerle kurulmaktadır. Türk milleti; sistemli bir biçimde, örneklerle ve ezgilerle yaşamın temel kurallarını, dünyayı ve evreni bebeğe ve çocuğa ninnilerle öğretmekte ve tanıtmaktadır. Dün ve bugün söylenen ninnilerde görülmektedir ki Batı temeline dayanan günümüz modern eğitim sisteminin kılı kırk yararak geldiği noktayı, Türk milleti binlerce yıl önce yakalamıştır.
Ancak ninniler konusunda yeterli araştırma yapılmadığı için modern eğitim sistemi, Türk milletinin binlerce yıllık tecrübesinden yararlanamamıştır. Öyle anlaşılmaktadır ki geleneksel Türk eğitim sisteminin kullanıldığı zamanlarda Türk milleti dünyanın diğer milletlerinden çok öndedir. Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Kül Tekin, Dede Korkut, Ahmed Yesevi, Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Alparslan, Danişmend Gazi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Nasreddin Hoca, Hacı Bayram Veli, Ali şir Nevai, Ahi Evran, Mevlana, Kaygusuz Abdal, Fatih Sultan Mehmed, Ak şemseddin, Mahdum Kulu, Uzun Hasan, Abay, Nene Hatun, Mustafa Kemal Atatürk, Gaspıralı ısmail, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı kahramanları ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, Türkiye'yi gözünün nuru ve alnının teriyle yoğuran anne ve babalarımız temel eğitimlerini ninnilerle almışlardır. Bütün dileğimiz, bundan sonraki nesillerin de ninnilerle yetişmesidir. Zira, 'Gölgede olanın gölgesi olmaz' sözü unutulmamalıdır. Maalesef bugün Tadrmızı, kızıl, ak, beyazürk kültürünün bütün alanlarında olduğu gibi ninniler de ikinci plana itilmiş, birkaç ferdi çalışma hariç görmezden gelinmiştir. Bu da Türk milletini 'hazine sandığı üzerinde oturan sadakacı' durumuna düşürmüştür."
Ninnilerle 0-6 yaş arası çocukların eğitilerek, çok küçük yaştan itibaren hayata hazırlandığını ifade eden Demir, şunları söyledi:
"Çocuk ufku ninnilerle geliştirilmekte, yüksek seciyeli bir insan olmasının temeli atılmaktadır. Alpliğin veya bilgeliliğin temeli ninnilerle kurulmaktadır. Türk milleti; sistemli bir biçimde, örneklerle ve ezgilerle yaşamın temel kurallarını, dünyayı ve evreni bebeğe ve çocuğa ninnilerle öğretmekte ve tanıtmaktadır. Dün ve bugün söylenen ninnilerde görülmektedir ki Batı temeline dayanan günümüz modern eğitim sisteminin kılı kırk yararak geldiği noktayı, Türk milleti binlerce yıl önce yakalamıştır.
Ancak ninniler konusunda yeterli araştırma yapılmadığı için modern eğitim sistemi, Türk milletinin binlerce yıllık tecrübesinden yararlanamamıştır. Öyle anlaşılmaktadır ki geleneksel Türk eğitim sisteminin kullanıldığı zamanlarda Türk milleti dünyanın diğer milletlerinden çok öndedir. Oğuz Kağan, Bilge Kağan, Kül Tekin, Dede Korkut, Ahmed Yesevi, Kaşgarlı Mahmud, Yusuf Has Hacib, Alparslan, Danişmend Gazi, Yunus Emre, Hacı Bektaş Veli, Nasreddin Hoca, Hacı Bayram Veli, Ali şir Nevai, Ahi Evran, Mevlana, Kaygusuz Abdal, Fatih Sultan Mehmed, Ak şemseddin, Mahdum Kulu, Uzun Hasan, Abay, Nene Hatun, Mustafa Kemal Atatürk, Gaspıralı ısmail, Çanakkale, Kurtuluş Savaşı kahramanları ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucuları, Türkiye'yi gözünün nuru ve alnının teriyle yoğuran anne ve babalarımız temel eğitimlerini ninnilerle almışlardır. Bütün dileğimiz, bundan sonraki nesillerin de ninnilerle yetişmesidir. Zira, 'Gölgede olanın gölgesi olmaz' sözü unutulmamalıdır. Maalesef bugün Tadrmızı, kızıl, ak, beyazürk kültürünün bütün alanlarında olduğu gibi ninniler de ikinci plana itilmiş, birkaç ferdi çalışma hariç görmezden gelinmiştir. Bu da Türk milletini 'hazine sandığı üzerinde oturan sadakacı' durumuna düşürmüştür."
Yorumlar Sende Yaz
Yorum Bulunamadı. İlk Yorum yazan siz olmak için tıklayın.