Yabancı Dil Bir Ders Değil Sosyal Yaşam Aracıdır
Düzenli ve öğrenci gereksinimlerine uygun bir müfredat ile birlikte pratik donanım geliştiren okulların yabancı dil eğitiminde başarılı olacaklarını, yabancı dil eğitiminin artık ‘ders’ olgusunun dışına çıkartılması gerektiğini söyledi. |
Dr. Hamiloğlu yabancı dil eğitiminde özellikle müfredatın çok önemli olduğunu, bir müfredatın ders içeriğinden oluşan bir liste değil, eğitimin her ayrıntısını kurgulayan büyük bir program olduğunu belirterek, “Bugün dünya, yabancı dil eğitiminde, özellikle çok yaygın olan İngilizce eğitiminde, oldukça ileri yöntemler ve teknolojilerle çalışmaktadır. Sürekli yeni yaklaşımlar, yöntemler ve teknikler üretilmeye çalışılıyor. Okullar da bu yenilik ve gelişmeleri takip ediyor, etmeye çalışıyor ancak maalesef bazen bu yenilik takibi, yanlış taklit ve ezber düzeyinde kalabiliyor” dedi.
Doğru alt yapısı olmayan hiçbir yabancı dil programının başarılı olamayacağının altını çizen Dr. Hamiloğlu, olması gereken sistemi şöyle özetledi: “Bugün moda bir terim haline gelen ‘Eklektik’lik
(yani karma olma durumu), uygun zaman, uygun yer, uygun yöntem, uygun teknik, uygun bütçe, uygun eğitmen, uygun hedef, uygun değerlendirme ve daha birçok noktanın dikkatle ele alınıp, araştırılıp, ölçümlerinin yapılarak, önceden belirlenen hedeflere yaklaşabilmenin sistemli ve bilinçli bir yolu olmalıdır. Önce akademik bilgiye, sonra deneyime dayanması gerekir. Bir müfredat sürekli geliştirilebilir ama her an yeniden tamamen değiştirilmesi geçmiş verilerle bağlantının kopmasına yol açar. Müfredat, bir yandan ülkeye ait müfredatı sentezlerken diğer yandan okula özgü bir sistem, bir gelenek oluşturulmasında etkin rol oynamalıdır. Sürekli geleceğe bakmalı ancak şimdiyi bilmeli ve geçmişe de tamamen sırtını dönmemelidir. Kısacası; eklektiklik, büyük bir bilgi birikimi ve akıllı bir sentezden geçer. Böyle bir programı da Uyumlanmış Program (Harmonized Programme) olarak adlandırmak gerekir.”
Yabancı dil eğitiminin ‘ders’ konseptinin dışına çıkarılması gerektiğini belirten Dr. Hamiloğlu, “Yabancı dil eğitiminin ders değil, sosyal bir yaşam aracı ve etkinliği olduğu, tek hedefinin etkin ve doğru iletişim olması gerektiği öğrenciye hissettirilmelidir. Etkinliklerin deseni; ana hedefi ve alt hedefleri çok iyi belirlenerek, tüm etkinlikler pedagojik ve akademik bir çerçevede düzenlenmelidir. Daha önceki yıllarda bir tek yönteme bağlı kalma geleneği, günümüzde yerini doğru teknik demetleri hazırlamak şeklini almalıdır. Oyun ve eğlence pedagojik normlarda kullanılmalıdır. Yani sokaktaki oyunla okuldaki oyunun arasında fark olmalıdır. Uyumlanmış programlarda, teknik seçimi, öğretilmek istenen beceriye göre yapılmalıdır. Örneğin telaffuz öğretmede kullanılan bir teknik, dilbilgisi öğretiminde kullanılamayabilir. Özellikle teknik seçimleri uyumlanmış öğretimin temel unsuru olmalıdır” diye konuştu.
Dr. Hamiloğlu geliştirdiği ‘Uyumlanmış Program’ın Avrupa Koleji Okullarında uygulandığını belirterek şu bilgileri verdi: “Avrupa Koleji Okullarının akademik bir bilim kurulu ile çalışması, programını akademik bir tabana yerleştirme arzusundan kaynaklanmıştır ki bu Türkiye’deki eğitim-öğretim açısından çok olumlu bir gelişmedir. “Uyumlanmış Program” a gelince, bu okullarda, son derece temkinli ve sağlam bir biçimde ilerlediğini ve geliştirildiğini söyleyebilirim. Yabancı dil eğitiminde ne yaptığını bilen bir kurum olarak programını bir bilim kurulu eşliğinde sürekli geliştirmesi, hem öğretenler hem de öğrenenler açısından çok olumlu. Ancak, eğitim çok devinimsel bir süreç. Hiç durmamak ve sürekli çalışmak gerekiyor.”
Yorumlar Sende Yaz
Yorum Bulunamadı. İlk Yorum yazan siz olmak için tıklayın.